27 Mayıs 2010 Perşembe

Artık yeni nesil USB arabirimi ile tanışmanın vakti geldi. Intel standardın öncülüğünü yapıyor...devamı için tıklaayınız...


26 Mayıs 2010 Çarşamba

Merkezi İşlem Birimi ( CPU )


Bilgisayarın içindeki temel elemanıdır. Mikro işlemci diye de anılır. Komutları işler, hesaplamaları yapar, bilgisayarın içindeki bilgi akışını kontrol eder ve yönetir.

Mikro işlemcilerin her yeni kuşağı bir öncekinden çok daha güçlüdür. 286, 386 ve 486 kuşakları artık demodedir. Günümüzde pentium ve daha üst işlemciler geçerlidir.

Mikro işlemciler; İntel , IBM, AMD ve Cyrix gibi firmalar tarafından üretilir. İntel’in mikro işlemcileri yaygın olarak kullanılır

BİLGİSAYAR NEDİR?

Bilgisayar; kendine önceden yüklenmiş program gereğince çeşitli bilgileri-verileri uygun ortamlarda saklayan ve istenildiğinde geri getiren, çeşitli aritmetik ve mantıksal işlemler yapan; çok hızlı çalışan elektronik bir cihazdır.


Bilgisayarın elektronik kısmına donanım (hardware), program kısmına ise yazılım (software) denir.

Bilgisayarın gelişiminde şu 4 unsur hiç değişmemiştir.

1. Bilginin Girişi (Giriş birimleri: Klavye, mouse, kamera, scanner, fax-modem vb.)

2. Bilginin saklanması (Hafıza: Harddisk, disket, cd-rom vb.)

3. Bilginin işlenmesi (Beyin: Merkezi işlem birimi-Central Processing Unit-CPU)

4. Bilginin çıkışı (Çıkış birimleri: Monitör/ekran, Printer/yazıcı, plotter/çizici, modem)

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Günün fıkrası :)

Temel, bir binanin altında durmuş, arkadaşları da çatıya çıkmış. Temel aşağıdan arkadaslarına,


-Ula sen iki kolunu yana aç aşağı öyle atla demiş. Birincisi atlamış gümm.

-Ikinciye "Sen sadece sağ kolunu yana aç, öyle atla? demiş.Ikinci de atlamış gümmm.

-Üçüncüye

-Sen iki kolunu yanına yapıştır öyle atla demiş. O da gümmm. Yoldan geçen bir adamın dikkatini çekmiş sormuş,

-Kardesim siz ne yapıyorsunuz Allah aşkına demiş. Temel cevap vermiş,

-Tetris oynayruz.

23 Mayıs 2010 Pazar

YAŞ 35

YaŞ 35

Yas otuz bes! Yolun yarisi eder.

Dante gibi ortasindayiz ömrün.

Delikanli çagimizdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yasina bakmadan gider.
Sakaklarima kar mi yagdi ne?

Benim mi Allahim bu çizgili yüz?

Ya gözler altindaki mor halkalar?

Neden böyle düsman görünüyorsunuz;

Yillar yili dost bildigim aynalar?

Zamanla nasil degisiyor insan!

Hangi resmime baksam ben degilim:

Nerde o günler, o sevk, o heyecan?

Bu güler yüzlü adam ben degilim

Yalandir kaygisiz oldugum yalan.

Hayal meyal speylerden ilk askimiz;

Hatirasi bile yabanci gelir.

Hayata beraber basladigimiz

Dostlarla da yollar ayrildi bir bir;

Gittikçe artiyor yalnizligimiz

Gökyüzünün baska rengi de varmis!

Geç farketttim tasin sert oldugunu.

Su insani bogar, ates yakarmis!

Her dogan günün bir dert oldugunu,

Insan bu yasa gelince anlarmis.

Ayva sari nar kirmizii sonbahar!

Her yil biraz daha benimsedigim.

Ne dönüp duruyor havada kuslar?

Nerden çikti bu cenaze? Ölen kim?

Bu kaçinci bahçe gördüm taruma.

N'eylesin ölüm herkesin basinda.

Uyudun uyanamadin olacak

Kim bilir nerde, nasil, kaç yasinda?

Bir namazlik saltanatin olacak.

Taht misali o musalla tasinda.



                  Cahit Sitki Taranci

Günün eğitim sorusu:Oklid dışı geometri nedir?

Eukleides ( Öklit- İ.Ö-3.yy ) hiç şüphesiz 13 ciltlik eseri “Stoikheia” ( Elemanlar ) ile Matematik tarihinde geometrinin gelişimini çağlar boyunca etkileyen kurucu ve ekol bir isimdir.Öklit’in tanımlar,aksiyomlar ve genel kavramları kuran ve içeren eserinin en önemli bölümünde şu beş aksiyom yer alır:

1.Verilen iki noktayı bir aralık birleştirir.( İki noktadan bir doğru geçer )

2.Bir aralık her iki ucundan sonsuza dek uzatılabilir.

3.Merkezi ve bir noktası verilen bir çember çizilebilir.

4.Tüm dik açılar eşittir.

5.Verilen bir noktadan verilen bir doğruya yalnız ve yalnız bir paralel doğru çizilebilir.

Öklit bu aksiyomları ile geometriyi kendi içinde çelişkisiz ve tutarlı bir bilim durumuna getirmiştir.Ta ki kendinden iki bin yıl sonrasına kadar.

Öklit’in bu tanımlamaları ve kurduğu geometri 17. ve 18.yy.a kadar kesin hakimiyetini sürdürmüş ve bu yıllarda R.Descartes, Monge , Pascal ve Poncelet’in oluşturduğu cebirsel, analitik, tasarı ve izdüşümsel geometriler de Öklitçi temellere oturmaktan kurtulamamışlardır.Ancak Öklit’in “ bir doğruya dışındaki bir noktadan bir ve yalnız bir paralel doğru çizilebilir.” dediği 5. aksiyomu 19. yy.ın başlarında matematikçiler arasında büyük tartışmaların kaynağı olmuş ve yeni geometrilerin kurulmasına ilham vermiştir.

19.yy.ın başlarında matematiğin geldiği noktada, Öklit’in 5. aksiyomunun yanlış olduğu varsayılarak, yerine başka aksiyom(lar) yerleştirilerek çok ilginç özellikler taşıyan yeni geometriler kurulmaya başlanmıştır.Bu dönemde Rus matematikçi N.Lobachevsky ( 1793-1856 ) , Macar matematikçi j.Bolyai ( 1802-1860 ) ve matematiğin taçsız kralı C.F.Gauss, Öklit’in 5. aksiyomunu kanıtlamak yerine bir başkası ile değiştirmeyi seçmekle yeni geometriler kurulabileceğini gösterdiler. N.Lobachevsky ve J.Bolyai birbirinden bağımsız olarak Hiperbolik Geometri’yi buldular.Hiperbolik geometride bir “doğru”nun düz olması gerekmez ve paralel doğrular kesişmemelerine rağmen asimptot oldukları için birbirlerinden eşit uzaklıkta kalmaz.

1854’te G.F.Bernhard Riemann ( Alman matematikçi ) 5. aksiyomun tersini kabul ederek : “Bir noktadan dışındaki bir doğruya hiçbir paralel doğru çizilemez.” şeklinde ve “bir doğru parçası doğrusal bir çizgi üzerinde sürekli uzatılabilir.” aksiyomunu da “bir doğru sınırsızdır ama sonsuz değildir.” ( yani doğrunun başlangıç ve bitiş noktaları yoktur ama uzunluğu sonludur.) şeklinde değiştirdi.Böylece küresel

yada Eliptik Geometri’yi kurdu. B.Riemann’ın aksiyomları tüm doğruların büyük çemberler olduğu kürenin yüzeyindeki geometride gerçekleşebilir.( Büyük çember: merkezi kürenin merkezi olan kürenin yüzeyindeki bir çemberdir.Küresel geometrideki doğrular iki noktada kesişen büyük çemberlerdir.Bu yüzden hiçbir doğru paralel değildir.) B.Riemann’ın kurduğu bu eliptik geometri geliştirdiği n-boyutlu eğri uzay kavramı ve bulduğu “iki nokta arasındaki uzaklığı tanımlamanın bir geometri kurmak için yeterli olduğu” gerçeği yeni bir dönüm noktası olmuştur.
Bu noktada söyleyebileceğimiz en önemli sonuç Öklit geometrisi dışında bir bakış açısı ile baktığımızda içinde Öklit dışı geometrilerin yer alabileceği değişik “dünya”ların tanımlanabilmesidir.
Örneğin küresel geometride üçgenin iç açılarının toplamı 1800 den büyüktür ve üçgenin alanı büyüdükçe açılarının toplamı da artar.
Fransız matematikçi Henri Poincare ( 1854-1912 ) nin modeli ise çok ilginçtir.Poincare’nin düşsel evreninde merkez 00 sıcaklıkta bir daireyle belirli üç boyutlu bir modeldir.Merkezden uzaklaştıkça çevredeki sıcaklık artar.Burada nesnelerin ve varlıkların sıcaklık değişikliklerinden habersiz olduklarını her şeyin büyüklüğünün hareket ettikçe değiştiğini varsayarsak her nesne ve canlı merkeze yaklaştıkça büyür ve merkezden uzaklaştıkça orantılı olarak küçülür.Her şeyin büyüklüğü değiştiği için kimse büyüklüklerin değiştiğini fark edemeyecek ve bundan haberi olmayacaktır.Herhangi birinin adımları sınırlara yaklaştıkça küçülecek ve sınıra hiç yaklaşmıyormuş gibi görünecektir.Dolayısı ile bu dünya sonsuzmuş gibi görünür.Burada iki nokta arasındaki en kısa yol bir eğridir.( Acaba evrendeki konumumuza bakabilseydik,
ışık hızıyla yolculuk edebilseydik boyumuzda değişiklikler olduğunu fark edebilir miydik?)
20.yy.ın başında A.Einstein’in geliştirdiği genel görelilik kuramı ile Riemann geometrisi arasındaki uyum ,başlangıçta yararsız bulunan Öklit dışı geometrilerin üstünlüğünün ilk adımını oluşturdu.Ardından Hilbert’in sonsuz boyutlu metrik geometrisinin ,atom kuramının matematiksel yapısını açıklayabileceğinin ortaya çıkmasıyla Öklit Dışı Geometrilerin önemi daha iyi anlaşılmaya başlandı.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Günün sağlık sorusu:Kanser Nedir?

Vücudumuzda tüm organlar hücrelerden oluşur. Hücreler vücudumuzun en küçük yapıtaşlarıdır ve ancak mikroskopla görülebilirler.

Sağlıklı vücut hücreleri (kas ve sinir hücreleri hariç) bölünebilme yeteneğine sahiptirler. Ölen hücrelerin yenilenmesi ve yaralanan dokuların (vücut içi ve dışındaki) onarılması amacıyla bu yeteneklerini kullanırlar. Fakat bu yetenekleri de sınırlıdır. Sonsuz bölünemezler. Her hücrenin hayatı boyunca belli bir bölünebilme sayısı vardır. Sağlıklı bir hücre gerektiği yerde ve gerektiği kadar bölüneceğini bilir.
Buna karşın kanser hücreleri, bu bilinci kaybeder, kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalırlar. Kanser hücreleri birikerek tümörleri (kitleleri) oluştururlar, tümörler normal dokuları sıkıştırabilirler, içine sızabilirler yada tahrip edebilirler. Eğer kanser hücreleri oluştukları tümörden ayrılırsa, kan yada lenf dolaşımı aracılığı ile vücudun diğer bölgelerine gidebilirler. Gittikleri yerlerde tümör kolonileri oluşturur ve büyümeye devam ederler. Kanserin bu şekilde vücudun diğer bölgelerine yayılması olayına metastaz adı verilir.
Kanserler oluşmaya başladıkları organ ve mikroskop altındaki görünüşlerine göre sınıflandırılırlar. Farklı tipteki kanserler, farklı hızlarda büyürler, farklı yayılma biçimleri gösterirler ve farklı tedavilere cevap verirler. Bu nedenle kanser hastalarının tedavisinde, var olan kanser türüne göre farklı tedaviler uygulanır.